KÖPEKLER UYUTULURKEN

Köpekler ilk evcilleştirilen hayvanlar arasında yer almasından dolayı insanın kadim dostu sayılmaktadır. Teknolojinin hayal edilemez şekilde geliştiği bu dönemde bile, halen çoğu insanın tarlasını, sürüsünü, evini korumaya devam ediyorlar. Şehirde üst üste kutular içinde yaşayan bir grup insanın aksine, halen daha koruyuculuğuyla çoğu ailenin önemli bir bireyi köpekler.

Bundan üç beş yıl önceydi. Güzelbahçe’de güzel, modern bir site içinde oturan bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik. Bebek tebriği idi sanırım. Şehrin kenarında olmasından dolayı hemen her bahçede köpek vardı ve bunlar caydırıcılığı yönüyle de burada tutuluyorlardı. Düşünün ki İzmir’in en lüks yerlerinden birinde bile halen köpekler insanlar için bir güvence. Küçük şehirleri, köy ve kasabaları siz düşünün.

Köpeklerin apartmanlarda, daracık alanlarda bakılması çok hoş bir durum değil. Kedi gibi değiller maalesef. Hareket alanı geniş olsun istiyorlar. Ama evde köpek ve kedi besleyenleri de anlamak gerekir. Apartman dairesinde çocuklarımızı bilgisayar ve telefon ekranından biraz olsun uzaklaştırmak ve bir canlı ile iletişimde kalmalarını sağlamak için hepimiz bir evcil hayvana sığınıyoruz.

Sorun evlere alınan bu köpeklerin ve kedilerin sokağa bırakılması ile başlıyor sanıyorum. Evle sokak arasında sıkışmış bir canlı türü çıkıyor ortaya. Çoğu telef oluyor şehir hayatının hengamesinde. Çöplerin arasında ya enfeksiyondan ya açlıktan yada bir kazadan ölüyorlar. Bunlara nasıl muamele edilmesi gerektiğine toplum uzun zaman karar veremedi. Makul bir tavır belirleyemedi. Sokaklar onların yaşam alanı mı değil mi sürekli konuşuldu ama iktidarlar toplumun kafasındaki bu karışıklığa bir cevap bulamadı. Nitekim sayıları arttı, zararları özellikle sosyal medya aracılığıyla herkesçe duyulmaya başlandı ve geliştirilen akut çözümler de yetmemeye başladı. Barınakların durumu, hayvan severlerin talepleri, köpek saldırısına maruz kalan insanlar ve açlıktan ölen insanların olduğu bir dönemde bu hayvanların mamalarına harcanan bunca para… Bunlar hep tartışılan ve bir fikre sahip olanın aksi fikirdeki kişiyi acımasızca suçladığı bir kaosa dönüştü.

Bu hayvanların kontrolsüzce sokağa salınması, üremelerinin engellenememesi, sokakta ortalığa dökülen mamalarla bu yaşam şeklinin onlar için meşrulaştırılması şüphesiz ki bu hayvanların suçu değil. Sokakta açlıktan ölen hayvan da hayvanın saldırdığı insan da insan gıdasının fütursuzca harcanması da insanın sorumluluğunda ortaya çıkan bir durum. Dolayısıyla uyutulmaları da insanın sorumluluğunda.

Maalesef toplum olarak ortamız yok. Her işi duygularımızla değerlendiriyoruz. Köpek karşıtı olanlar da köpek severler de bu duygularını en üst düzeyde yaşıyorlar. Herkes karşıt taraftakini suçluyor. Onlar Allah’ın sessiz kulları. Amenna. İnsan eşref-i mahlukat. Eyvallah. Bunun çözümü ne onları kontrolsüzce üretip sokağa salmak ne de uyutmak olmalıdır. Bir canı alma hakkını bize veren yüce ideoloji ne olabilir? Batı uyutmuş biz de uyutalım. Batının yıllar yıllar önce bulduğu çözümün sevimsizliğini örnek alıp bu aşamaya getirmemeli değil miydik? Mademki geldi sokağa hayvanı salan, sokaktaki hayvanı besleyen, barınakları ıslah edemeyen, uygun politika üretemeyen, üretilen yanlış politikaları alkışlayan herkes el birliğiyle bunun yükünü taşımalı. Bir de mevcut iktidarın her karar değişikliğine göre fikirleri değişenler var. Sadece siyasi iktidarı kastetmiyorum. Müntesibi olunan cemaat, içinde bulunduğumuz sivil toplum kuruluşları, mensubu olduğumuz kurumlar ve diğerleri…Onlar da hemen bir güzelleme malzemesi üretiyorlar. Ama şunu unutmamak gerekir ki, ideolojiler, inançlar, menfaatler değişir, ölümüne göz yumduklarımız yanımıza kalır. Bugün köpeklerin uyutulmasına sessiz kalırız, yarın artık üretemeyen yaşlıların uyutulması, sonra belli zekâ düzeyinin altındaki insanların uyutulması, sonra belli gelir düzeyinin altındaki insanların uyutulması… Bunun sonu yok. Nitekim tüm dünyayı kasıp kavuran korona salgını, zayıfların ortadan kaldırılması ve dünya nüfusunun azaltılması ile ilgili senaryoları önümüze koydu. Somut veriler olmasa da korkusunu yaşattı bize.

Neye inanırsak inanalım, hangi sınıftan ve meşrepten olursak olalım, önce insan kalmaya çalışalım.

Çözüm: 1. Sokak köpekleri acilen toplanıp uygun barınaklarda yaşamlarını devam ettirmeleri sağlanmalı.

2. Barınaklar, ilerde sayının azalacağı göz önüne alınarak dönüştürülebilir bir yapıda yapılmalı.

3. Hayvan sahiplenme ve sokakta hayvan barındırmaya daha katı kurallar getirilmeli ve denetimler sıkı yapılmalıdır.

4. Lüks harcamalardan kesinti yapılmalı ve hayvanlara buralardan pay ayrılmalıdır.

5. Önlemler hızlı alınmalı ve toplumsal karmaşaya yol açmamalıdır.