Zehra Gençel Efe

ELMA AĞACI

ELMA AĞACI   Toprağın üzerine yorgun vücutları bırakırken, palamut ağacının gölgesinde etraftaki çam ağaçlarının hışırtısı yalıyordu yüzleri. Güneşin altında yanmış yüzler gölgede daha da üşüyordu ama sanki vücudun içinde yanan lavlar vardı. Biraz gölgede oturmak soğutur anca bu ateşi. Tenlerdeki serinlik yavaş yavaş içeri doğru süzülür, hamur gibi yumuşayan kaslar ve yorgun iskelet canlanmaya başlar. …

ELMA AĞACI Devamı »

BUĞDAY BAŞAĞINDA ŞELALE / ORAK VE KALEM

BUĞDAY BAŞAĞINDA ŞELALE / ORAK VE KALEM Kaç günün yorgunluğu omuzlarından kollarına doğru iniyordu. Arkada yukarı kadar çıkan desteler, aşağıda yayla gibi genişleyen biçilmemiş buğday tarlası. Palamut ağacının koyu gölgesinde, bir yanda gözünde büyüyen koskoca tarla, diğer yanda ağustos böceğinin şarkısına eşlik eden temmuz sıcağının dayanılmaz cızırtısı. Arada yaprakların hışırtılarıyla boynuna vuran serinlik, küçük bir …

BUĞDAY BAŞAĞINDA ŞELALE / ORAK VE KALEM Devamı »